@Babun ilk önce üslubunuz ve sitedeki yorumlarınızı beğendimi ve bilgilerinizden hiv konusunda donanımlı olduğunuzu söyleyebilirim PREP konusunda yorucu olduğunu söylemişsiniz bu yoruculuk nedir her gün ilaç kullanımı bu ilaçdaki etken maddesi tenofovir Hepatit b ilaçların içindede var batıda PREP çok yaygın Batıdaki hiv vakaların düşününde hiç şüphesiz Prep kullanmanın önemli bir araç olduğu ispatlandı hergün alınan tek doz ilaç önemli koruma sağlıyor yan etkileri kemik erime ve böbrek konusunda olabilir oda 3 ayda bir kontrol ile bu risk ortadan kalkar prezarvatif kullanıpta patlayan hiv vakaları bayada var o yüzden bir lateks e sağlığınızı emanet etmek ne kadar doğru özzelikle eşcinsel bireylerin,seks işçilerin ve seks bağımlısı kişilerin kesinlikle PREP kullanması gerektiğini düşünüyorum TEŞEKKÜRLER
16 yıllık tecrübeli biri olarak Şimdi size çoğu yerde bulamayacağınız bilgiler vercem..
HIV, bir tür retrovirüstür. Retrovirüs, en basit haliyle, genetik bilgisini değiştirebilen virüslerin genel adıdır.Yani bu virüs yene yetenekler kazanabilir hiv virüsün olduğu sıvılar şunlardır
1-)Meni (ejekülat, semen)
2-) Zevk suyu
3-) Vajinal sıvı
4-) Rektal sıvı
5-) Kan
buradaki virüsler hasta eden virüslerdir Tükrük,idrar gibi yerlerde bulunan virüsler insanı hasta etmezler
HIV kan içinde serbest halde bulunabilir, ancak kan sıvısında hazır enerji olmadığı için HIV çoğalamayacaktır ve enfeksiyon yapamayacaktır. Yani, kanda dolaşan 1 tane HIV hayal edin. Bir kan hücresinin içerisine girmediği sürece, yapabileceği tek şey kan içerisinde dolaşmaktır. Ölmez, var olmaya devam eder, bekler haldedir. Çoğalamaz, çoğalamadığı için enfeksiyon, haliyle hastalık da yapamaz. Kan içerisinde dolaşan HIV etkisiz halde bekler, ta ki bir hücrenin içerisine girene kadar. Beklediği süre boyunca insana zarar veremez. Sonuçta HIV'in aktif olarak yaşayabilmek için, diğer bütün virüsler gibi bir hücrenin içine girmek zorunda olduğunu biliyoruz. Girmezlerse ne olur? Bulundukları ortama göre değişir. Örneğin HIV havadayken inaktif olur; yani ölür. HIV'in havayla temas etmesi onun sonu demektir. Aynı şekilde mide asidi HIV'i öldürebilir. Ancak HIV kan içerisinde ölmeden bekleyebilir. Hücre içinde olmadığı için yaşayamaz da; ancak var olmaya devam edecektir.
Virüsler durduk yere ölmezler. Bir ömür süreleri olduğunu söylemek doğru olmaz. Çünkü diğer canlıların aksine var olmaya devam etmek için enerjiye ihtiyaç duymuyorlar. Bir araba gibi, çalışmak için benzine ihtiyaçları var; ancak motoru kapattığınızda yok olmuyorlar. Doğal olarak virüsler normalde yaşarken de aslında ölü gibidirler; bir nevi koma halindedirler. İçine girebilecekleri bir hücre bulamazlarsa bile kanda teorik olarak sonsuza kadar bekleyebilirler.
Hücre içine girmeyi başaramadan kanda dolaşan HIV, hapisten kaçmış ve bir sığınak ararken ara sokaklarda dolaşan bir suçlu gibidir. Her an bir devriye polisine yakalanabilir. HIV de her an vücudumuzdaki savaşçı hücrelerden birine yakalanabilir. Yani sonsuza kadar kan içerisinde fink atmak pek de mümkün değildir. Bunun dışında doğal nedenlerle de hasar görüp parçalanabilirler.
İnsan bedeninin dış kısmının tamamı da deri ile kaplıdır. Normalde insan derisi hiçbir şeyi geçirmez, ve bir bariyer görevi görür. Derinin bütünlüğü bozulduğu zaman, yani bir kesik olduğunda, yara açıldığında, kanama olacak bir hasar aldığınızda, ya da derinizde derin çizikler olduğunda, derinin bütünlüğü bozulmuş olur. Bu bariyer özelliğini yitirmiş kısımlardan HIV dahil her türlü mikroorganizma geçebilir. O zaman şartlardan birisi:
Bütünlüğü bozulmuş derinin, 6 sıvıdan birisiyle teması: örneğin elinizde bir kesik, çizik, ya da açık yara var. HIV+ olan birisinin kanıyla bu kısım temas ederse, size HIV bulaşabilir. HIV, bu kesik kısım yoluyla derinizden içeri girecektir. Daha sonra bir hücrenin içine girebilir, ve bu hücreyle birlikte kan akımına karışabilir. Ya da direk HIV'in kendisi devam eden kanamayı kullanarak kana karışabilir. Başka bir örnekte, sıktığınız bir sivilce gözle görülemeyecek bir şekilde kanıyor olabilir. HIV+ birisinin bu 6 sıvısından birisiyle sivilcenizin teması, HIV bulaşmasıyla sonuçlanabilir.
Bazı fobikler deri ile ilgili şeyler soruyorlar bakın arkadaşlar deri fiber ile kaplıdır geçişe izin vermez mukozada ise fiberler yoktur ağız ,anüs,penis deliği,vajina bunlar hep mukoza ile kaplıdır.
Mukoza, derideki koruyucu tabakadan yoksun olsa da, tamamen savunmasız değildir. Mukozanın üst kısımları hücre sıralarıyla kaplıdır. Bu hücrelere epitel hücreleri diyoruz. Bu hücre tabakalarının sayısı arttıkça, koruma da o kadar artacaktır. Ağzınızdaki mukoza çok katlı epitel hücre tabakasıyla korunur, anüsünüzde ise tek katlı epitel vardır. Yani gözle göremediğiniz hücrelerden dizilmiş sadece bir tabaka. E haliyle bu tabaka çok hassas, hayal edebilirsiniz. Anüsünüze tırnağınızı sürdüğünüzde bile bu hücre sıralarını kaldırıp mukozanın bütün savunmasını alt üst edebilirsiniz. Anal ilişki sırasında HIV kapma ihtimaliniz bu yüzden çok yüksektir. Ayrıca mukozalar çok ince oldukları için, bizim gözle göremeyeceğimiz şekillerde sık sık kanayabilirler. Burnunuzu karıştırırken nasıl olduğunu anlayamadan kaç kez burnunuz kanadı? Mukoza çok ince olduğu için, böyle olması çok normal.
FOBİKLER BU BİLGİLERİ İYİ OKUSUNLAR ÇÜNKÜ SAÇMA SAPAN SORULARA CEVAP BİLGİSİDİR