Mikrobiyolojik özellikler HIV, Retroviridae ailesi içinde yer almaktadır. Retrovirüs viriyonları sferik, 80-130 nm çapında, üç tabakalı bir yapıya sahiptirler. Genom-nükleokapsid kompleksi yaklaşık 9000 nükleotidden oluşan tek iplikçikli RNA molekülüdür. Her bir viriyon yapısı çift olduğu için içerdikleri RNA genomuda birbiriyle aynı iki kopyadan meydana gelmektedir. Genom yapısı ‘revers transkriptaz (RT)’ molekülleri ile ilişkilidir. RNA yapısını çevreleyen kapsid kor proteinlerinden meydana gelmektedir. Kor yapısı konak hücresinden gelişen bir zarf yapısı ile çevrelenmiştir (4). Retrovirüslerin genomu üç temel yapıdan meydana gelmiştir: -gag (gruba özgü antijen) geni kor proteinlerini kodlamaktadır. -pol (polimeraz) geni RT enzimini kodlamaktadır. -env (zarf) temel glikoproteinleri kodlamaktadır. HIV-1 ve HIV-2 oldukça benzer yapıda olmakla birlikte genetik düzeyde farklılıkları mevcuttur. Her iki subtip arasında kor ve polimeraz proteinleri çapraz reaksiyon göstermektedir. Laboratuvar tanısında serolojik testlerde kullanılan gen yapıları, ürünleri ve bunlara karşı oluşan antikorlar Tablo 1’de verilmiştir. HIV-2 immün sistemi baskılayarak AIDS oluşturmasına rağmen infekte bireylerde rastlanan serbest virus miktarı HIV-1’de saptanan miktardan oldukça azdır (4,5). Günümüzde kullanılmakta olan serolojik testler HIV ile yeni infekte olmuş kişilerin kanında virüse karşı oluşan antikorları genellikle 1-4 ay içinde saptayabilme yeteneğindedirler. Kullanılmakta olan bu serolojik testler antikor tespitine yönelik tarama ve doğrulama testleri ile virüs antijeni ya da DNA’sını saptamaya yönelik testler olmak üzere ayrılmaktadır (4). Laboratuvar tanısı ve kullanılan testler HIV tanısında bir kişinin virüs ile infekte olup olmadığı, eğer infekte olmuş ise virüsün replikasyon durumunun belirlenmesi önemlidir. Yetişkinlerde HIV’e spesifik antikorların tespit edilmesi halen tanıda en önemli aşamadır. İnfantlarda virüs komponentlerini saptamaya yönelik kullanılan testler daha güvenilirdir (6). HIV infeksiyonunun serolojik olarak takip edildiği durumda akut infeksiyon sırasında serumda ilk saptanan virüs marker’ı p24 antijenidir. Serokonversiyon meydana gelmeye başladığında hem gp120 hemde p24 antijenlerine karşı anti-gp120 ve anti-p24 antikorları oluşmaktadır. Bu safhada p24 antijeni kaybolmaktadır. ‘AIDS related kompleks (ARC)’ devresinde anti-p24 antikorları kaybolurken anti-gp120 antikorları saptanmaktadır. Bu dönemde kaybolmuş p24 antijeni tekrar serumda yükselmektedir. AIDS sırasında serumda anti-p24 saptanmazken p24 antijeni yüksek düzeyde saptanmaktadır (4). Örneklerin toplanması: Serolojik analiz veya virüs saptanması için rutin olarak venöz kan örneği alınmalıdır. Periferik kan mononükleer hücrelerinde virüs izolasyonu için heparinli veya EDTA ile muamele edilmiş kan örneğinin alınması gereklidir. HIV ayrıca plazma, serum, BOS, tükrük, gözyaşı, süt, idrar, genital salgı gibi vücut sıvılarından veya infekte doku örneklerinden de izole edilebilmektedir. Ancak her türlü klinik örneğin alınmasında ve işlemin uygulanması sırasında standart önlemlere uyulması, eldiven giyilmesi önem taşımaktadır. Serolojik testler için alınan plazma, serum ve diğer vücut sıvıları -20 0C veya -70 0C’de saklanmalıdır. Eğer daha sonra örnekte virüs veya viral antijen aranacaksa örneklerin -70 0C’de saklanması önem taşımaktadır. Virüs izolasyonundan iyi sonuç almak isteniyorsa örnek alınmasından hemen sonra çalışılması uygundur. HIV antikor testi yapan laboratuvarlarda “biosafety level 2” standartlarının sağlanmış olması gerekmektedir. Laboratuvara gelen tüm klinik örneklerin infektif olacağı kabul edilerek ona göre işleme tabi tutulmalıdır. HIV klinik laboratuvar şartlarında bazı metodlarla kolaylıkla inaktive edilebilmektedir. Virüs kuru ve liyofilize şekillerde oldukça dayanıklıdır. Bazı deterjanlara oldukça duyarlılık göstermektedir. Sabun ve çamaşır suyuna (% 0,5 hipoklorit) duyarlı olup, % 70’lik ve üstü alkol ve aseton/ alkol karışımı ile oda ısısında inaktive olmaktadır. HIV suşları iodoforlara geniş bir pH spektrumu içersinde (pH 2- pH 12) duyarlılık göstermektedir. Virüsu inaktive etmekte UV, X- ray veya sıvı şekilde 56 0C’de ısıtmak etkin olmaktadır. Serolojik testlere alınacak bütün serum örneklerinin 56 0C’de 30 dakika inaktive edilmesi gereklidir (6). Tarama testleri: Günümüzde HIV infeksiyonunun varlığını tespit etmek amacıyla kullanılmakta olan çeşitli tarama testleri mevcuttur. Bu alanda üretici firmalar arasındaki rekabet, sıkı değerlendirme ve kontroller sayesinde yüksek sensitivite ve spesifiteye sahip çok sayıda ve iyi standardize edilmiş ticari tanısal ürünlerin üretilmesi sağlanmıştır. HIV’e spesifik antikorlar infeksiyondan sonraki birkaç hafta içinde oluşmaktadır. Tarama testlerinin pozitif hale gelmesi (serokonversiyon) virüsün fenotipinden, infekte olunan dozdan, bulaş yolundan ve kullanılan yöntemin duyarlılığından etkilenmektedir (5). Birinci jenerasyon tarama testleri olarak adlandırılan testlerde serokonversiyon süresi infeksiyondan sonraki ortalama 45 gündür. Pencere dönemi infekte bireylerin

Cevap ( 9 )

  1. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    Birinci jenerasyon tarama testleri olarak adlandırılan testlerde serokonversiyon süresi infeksiyondan sonraki ortalama 45 gündür. Pencere dönemi infekte bireylerin

  2. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    Günümüzde geliştirilen modern üçüncü jenerasyon testler pencere dönemini kısaltmayı amaçlamıştır. Bu testler HIV-1 ve HIV-2 enzim immünoassay (EIA), p24 antijeni ve proviral DNA saptamaya yönelik PCR, plazmada viral RNA’yı saptamaya yönelik PCR yöntemlerini içermektedir. Bu testlerle infekte bireylerin yarısında infeksiyondan 3 hafta sonra antikorlar saptanabilmektedir. Diğer yarısı 2 ay içinde pozitifleşirken, 5 kadarında serokonversiyon ancak 6 ayda meydana gelmektedir.Viral RNA, DNA ve p24 saptamaya yönelik testler bu süreyi 1-2 haftaya düşürmektedir (6).

  3. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    Dördüncü-jenerasyon tarama testleri: Günümüzde bazı şirketler tarafından hem antijen hem de antikoru belirleyen kitler üretilmektedir. Serokonversiyon panel analizleri içinde ‘antibody capture assay’ temelli testler olmalarına rağmen birinci sırada yer almaktadırlar. Üçüncü jenerasyon testlerle karşılaştırıldıklarında tanıda 3-5 günlük zaman kazanımı sağlarlar. Bu testlerin kullanılması şiddetle önerilmektedir, çünkü bireyler antijen-pozitif prekonversiyon döneminde yüksek bulaştırıcılığa sahip olabilirler (7).

  4. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    Tamamini okumak icin : http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/hatam032.shtml

  5. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    http://www.hatam.hacettepe.edu.tr/hatam032.shtml

  6. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    http://www.hatam.hacettepe. edu.tr/hatam032.shtml

  7. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    http://www.hatam.hacettepe. edu.tr/hatam032.shtml

  8. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    www.hatam.hacettepe.edu.tr/hatam032.shtml

  9. Horse Whisperer
    7 yıl önce

    http://www.hatam.hacettepe. edu.tr/hatam032.shtml Google bunu yapistirip ilk linke bakin

Cevap yazmak için yapınız.