mRna tekniği ilk kez gündeme geldiğinde de bu sitede belirtmiştim. Hiv'in çözümünü anlamak için yapısına bakmak gerekli, hiv tek sarmallı bir Rna'ya sahiptir insan DNA sı ise çift sarmaldan oluşur temel sorun burada ortaya çıkmaktadır. Normalde tek RNA'lı hücreler en kolay öldürülebilir olanlardır ancak hiv kendini kopyalama ve mutasyona uğrama yeteneği sayesinde bu kadar tehlikeli hale gelmektedir. Özet geçecek olursak insan bağışıklık sistemi virüsün G13 isimli Rna sına saldırarak onu parçalamayı hedef alır, ancak hiv'in kritik olan bölgesi burası değildir bu sebeple virüs her saldırı aldığında mutasyona uğrayarak parçacık bırakır. Kesin çözüm gen programlaması yaparak bağışıklık sistemini virüsün kritik noktası olan Rna üzerine saldıracak şekilde ayarlamaktır. Bana sorarsanız hivin sonunu görmek üzereyiz çünkü yıllardır çözüm yanlış yerde arandı. Bu virüsün sonunu kesin olarak getirebilecek tek bilim dalı genetik mühendisliğidir. Tıp'ın zaten virüse karşı ne denli çaresiz kaldığı ortada. 40 yıllık bir virüs hakkında hala sadece test süreleri için bile her kafadan bir ses çıkıyor. Son bir kaç kelime daha yazarak esas kafadaki soruya cevap vereyim. Peki hiv ile enfekte olmuş olanlara çözüm sunar mı aşı? Evet, şu anda görünen sunabileceği yönünde. Çünkü esasında antikorlar hivi durduruyor. Tek sorun şu ki antikorlar hivi tamamen yok etmede yetersiz kalıyor. Ancak burada oluşturulan antikorlar sıradan antikor değil insanların yalnızca %1 inde tespit edilebilen ve G13 e değil de virüsün kalbi sayılabilecek sarmal RNA sına saldırıp onu içerden patlatabilen yani daha basit konuşmak gerekirse KESİN olarak virüsü yok edebilen antikorlar. Ancak elbette henüz 1. Fazda olan bir aşıya fazla umut bağlayıp tedbiri elden bırakmak kesinlikle aptallık olur. Sonuçta aşı çalışmaları 3 fazdan oluşur, 3 fazın tamamını başarı ile tamamlasa dahi en az 2 3 yıllık bir süreden önce böyle bir aşıya kimsenin ulaşabileceğini sanmıyorum
Cevap ( 2 )
mRna tekniği ilk kez gündeme geldiğinde de bu sitede belirtmiştim. Hiv'in çözümünü anlamak için yapısına bakmak gerekli, hiv tek sarmallı bir Rna'ya sahiptir insan DNA sı ise çift sarmaldan oluşur temel sorun burada ortaya çıkmaktadır. Normalde tek RNA'lı hücreler en kolay öldürülebilir olanlardır ancak hiv kendini kopyalama ve mutasyona uğrama yeteneği sayesinde bu kadar tehlikeli hale gelmektedir. Özet geçecek olursak insan bağışıklık sistemi virüsün G13 isimli Rna sına saldırarak onu parçalamayı hedef alır, ancak hiv'in kritik olan bölgesi burası değildir bu sebeple virüs her saldırı aldığında mutasyona uğrayarak parçacık bırakır. Kesin çözüm gen programlaması yaparak bağışıklık sistemini virüsün kritik noktası olan Rna üzerine saldıracak şekilde ayarlamaktır. Bana sorarsanız hivin sonunu görmek üzereyiz çünkü yıllardır çözüm yanlış yerde arandı. Bu virüsün sonunu kesin olarak getirebilecek tek bilim dalı genetik mühendisliğidir. Tıp'ın zaten virüse karşı ne denli çaresiz kaldığı ortada. 40 yıllık bir virüs hakkında hala sadece test süreleri için bile her kafadan bir ses çıkıyor. Son bir kaç kelime daha yazarak esas kafadaki soruya cevap vereyim. Peki hiv ile enfekte olmuş olanlara çözüm sunar mı aşı? Evet, şu anda görünen sunabileceği yönünde. Çünkü esasında antikorlar hivi durduruyor. Tek sorun şu ki antikorlar hivi tamamen yok etmede yetersiz kalıyor. Ancak burada oluşturulan antikorlar sıradan antikor değil insanların yalnızca %1 inde tespit edilebilen ve G13 e değil de virüsün kalbi sayılabilecek sarmal RNA sına saldırıp onu içerden patlatabilen yani daha basit konuşmak gerekirse KESİN olarak virüsü yok edebilen antikorlar. Ancak elbette henüz 1. Fazda olan bir aşıya fazla umut bağlayıp tedbiri elden bırakmak kesinlikle aptallık olur. Sonuçta aşı çalışmaları 3 fazdan oluşur, 3 fazın tamamını başarı ile tamamlasa dahi en az 2 3 yıllık bir süreden önce böyle bir aşıya kimsenin ulaşabileceğini sanmıyorum
Detayli aciklaman icin cok tesekkur ederim korkusuzkorkak kardeşim